İstanbul gibi bir metropolde kar yağışına rağmen iki binden fazla insanın Prof. Dr. Haydar Baş ile buluşmaya adeta azmederek gelmesi, Türk siyasetinde yeni bir dönemin başladığının işaretidir. Salonu dolduran aydın kesim, bugününün vahametini gören, gelecek endişesini yaşayan kalabalık, bir umut olarak Bağımsız Türkiye Partisi'nde karar kılmıştır.
Türk siyaseti hakikaten bitmiş. Bunu belki on yıldır yazıyoruz ancak gelinen nokta, iç ve dış borç yükünü borçla çevirmesine dahi imkân kalmamış bir devlet iradesine, günü kurtarmaya bile gerek duymayan bir siyaset anlayışına, vatandaşın kursağındakine göz dikmiş zamların üzerine kurulu iken, sadece bir çuval erzaka satılan oyu hesap eden bir millet ortaya koyuyor. Zira siz vatandaşın karnını doyurmazsanız ondan ne üretim, ne milli duruş, ne inancına yönelen tehlikeye dikkat bekleyemiyorsunuz. Bu sebeple Sayın Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" Türk devleti, Cumhuriyeti ve milleti için hayatî değerde… Sayın Baş "Bu vazife bana verildi, siz bana yüzde 1 oy vermekle bana vazife vereni inkâr ediyorsunuz" diyerek esasen modelin asıl sahibini de belli etti bizlere…
Konuşmasında elbette Atatürk ve Milli Ekonomi Modeli asıldı. Ancak Ehl-i Beyt ve İmam Ali'nin önemini ısrarla vurguladı. Her zaman ifade ediyoruz, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Baş siyaset yapmıyor. Ne AB, ne ABD tam bağımsız Türkiye'yi savunurken, "Türk, Kürt, Laz, Çerkez birdir" derken, "Sivil-asker kaynaşması olmalı" ikazını yaparken, "Şii, Sünni, Caferi birdir, Ehl-i Beyt tevhidin merkezidir" diye bizlere öğretirken, Ne Alevilerin oyuna talipti, ne solun, ne milliyetçi hareketin tabanına göz dikmişti. Haydar Hoca'nın ana gayesi bu milletin Hacı Bektaş'ın, ilkelerinde ortaya koyduğu kucaklaşmadır.
Haydar Hoca'nın meselesi, İmam Ali dönemindeki gibi herkesin hakkına Hak adına sahip çıkabilmek; sırtını giydirmek, karnını doyurmak… Haydar Hoca'nın meselesi, Kurtuluş Savaşı şartlarını yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Atatürk'ün ilkelerinin devam edebilmesi. Beka meselesi dedikleri aslında bu değerlere sahip çıkacak insan meselesi. Genel Başkan, BTP'nin ilkelerini ve modeli önce insan meselesine bağladı konuşmasında. Hak adına kazanılmış, imanını kurtaracak temel ölçüler ile donanmış insan. Bu insan hayatın her yerinde; idarede, işinde, evinde sağlam ölçüler ile yaşıyor, yönetiyor… Bu hakikatleri gören tek siyasi O olduğu için, Cumhuriyet rejiminin yok edileceği seçimlere sadece BTP katılmadı. "Siz bana oy vermeyerek onları sevindirdiniz" dedi ve ekledi: "Benim sevindiğim gün sizin karnınızın doyduğu gündür. Benim sevindiğim gün sizin cebinizin para gördüğü gündür." Böyle bir siyasi ancak Hak adına halka sahip çıkan biri olabilir. Onun için, "Hidayet rehberi Resûlullah'tan sonra İmam Ali'dir. Ona inanan işi halletmiştir" dedi kendisini çıt çıkarmadan dikkatle dinleyen kalabalığa…
Kısaca o, Aleviliği anlatırken aslında herkese sevilmesi farz olan Ehl-i Beyt'i öğretti. Milli Ekonomi Modeli diyerek, bugün 4 milyar insanın uyguladığı Modeli artık Türk milleti uygulasın, onun karnı doysun, sırtı giyinsin istiyor. "Atatürk dindardır, annesi Mevlana'nın hocası Şems-i Tebrizi'nin torunudur; ailesinden beş mürşid-i kâmil çıkmıştır" diyerek, Müslüman millet ile kurucusunu barıştırıyor. Ne mutlu bizlere ki, her türlü fitne geride kaldı. Milletimiz gerçek Atatürk'ü anlatan liderin de gerçek yüzünü, kendi lisanından O'nunla buluşarak görüyor, sahip çıkıyor. O'nun kurtuluş olduğunu kabul ediyor.