Gazi Mustafa Kemal bir gün yakın arkadaşlarına gülümseyerek şunları söylüyordu:
`Tekke ve zaviyeleri kapattık, peki tek başına tekke olanları ne yapacağız?`
Gazi Mustafa Kemal tasavvuf ehli olanları kastediyordu. Zengin bir tasavvuf kültürüne sahip olan Atatürk`ün tasavvufun engin derinliklerine daldığı, sohbetler ettiği tasavvuf çevrelerince çok iyi bilinir. Zaten `Nutuk` bütünüyle incelendiğinde tasavvufun izlerini görmek mümkün olur. Ben Arabacı İsmail Efendi`nin oğlu ile tanıştım. Orduda subaydı, emekli oldu. Tasavvufçuların dünyasında Atatürk nasıl görülür sana aktarayım.
Atatürk`te insanı kainatın objesi sayan bir düşünce zenginliği mevcuttur.
“ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ`DİR”
cümlesinde mana derinliklerinde dolaşanlar, bazı sırların mevcut olduğunu kabul ederler.
Mana aleminde Akdeniz `Safiyet denizi`, `Hak denizi` olarak kabul edilir. Safiyet denizinde insanlık mertebesine ulaşmanın yolu kendi mevcut varlığının bu denizde yok etmekle mümkündür. Atatürk de mana boyutunda kendi benliğini Türk milletinin varlığında yok ederek `Akdeniz`e ulaşmıştır. `Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir` sözü ancak madde ve mananın hakikate vasıl olmuş bir büyük insanın ağzından çıkabilir.
Kendini bilmek ariflerin işidir. Atatürk, Türk milletinin varlığında kendini yok etmiş, Türk milleti de Atatürk`ün şahsında var olmuştur. Burada Atatürk`ün mana boyutunda Türk milletine duyduğu derin aşkın kendinden milletine yansıyan ışığıdır. Kısacası Türk milleti Atatürk`ün sevgilisidir. Atatürk bu milletin aşığıdır. Seven ve sevilen Atatürk`ün maneviyatında `bir` olmuştur. Atatürk Allah`ın son yüzyıllarda dünyaya gönderdiği büyük bir liderdir.” (Özel Yıldızlar-Ortadoğu yayınları,2004- Mehmet Müftüoğlu- Sayfa:98-99)
Ali Aba