3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, toplumumuzun ayrılmaz bir parçası olan engelli bireylerin sorunlarına dikkat çekilmeli ve bu sorunların kalıcı çözüme kavuşturulması yolunda çalışılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir toplum, kendi engellilerine sahip çıkan, onların üretime katılmasını sağlayan koruyucu olanakları yaratan bir toplumdur. Sosyal devletin ana ilkelerinden biri de yurttaşlarını kendi kendilerine yetebilecek duruma getirmek ve sosyal devlet anlayışı ile yaşatmaktır.
Türkiye'de nüfusun yüzde 12.29'u, yani 8.5 milyon kişisi engelli. Erkeklerde bu oran 11.10, kadınlarda ise yüzde 13.45’tir. Engellilerin herkes gibi 365 günü yaşadığı gerçeğinin görmezden gelinerek sadece 1 gün için gazete, televizyon, sosyal medya ve kamuoyunda gündeme getirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Engelliler için pozitif ayırımcılık şarttır. Kanun maddesi yetmez. Anlayışlı hareket, vatandaşın tabii davranış biçimi olmalı. Bir kimse bir anda engelli haline gelebilir veya öyle doğabilir. Bu düşünceleri asla göz ardı etmemeliyiz. Devlet, belediye, aile ve okul işbirliği yaparak engellileri hayata kazandırmak için çalışmalar yaparak, pozitif ayrımcılık sağlanabilir. Sanatta, sporda, siyasette, iş hayatında birçok engelli vatandaşımız fırsat ve imkan verildiğinde neleri yapabileceklerini, gurur duyulacak başarılara imza atacaklarını göstermişlerdir.
Engelli yurttaşlarımızın, kendi kendilerine yetebilen, kimseye muhtaç olmayan, koşullar içerisinde sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat sürmeleri en büyük amacımızdır. Belediye olarak, yaşamlarını kolaylaştıracak koşulları sağlayıncaya, engelli yurttaşlarımız daha iyi koşullara kavuşturuluncaya kadar çabaların büyük bir gayretle sürdürülmesi gerektiği inancındayım.
