Özgürlük ve bağımsızlık için çok büyük mücadeleler veren güzel ülkemiz büyük zaferini, kurduğu aydınlık Cumhuriyet ile taçlandırmıştır. Demokrasinin vazgeçilmez özelliklerinden biri olan seçme ve seçilme hakkı ile de yurttaşların ülke yönetiminde söz sahibi olmasını sağlamıştır.
Ülkemizde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını pek çok Avrupa ülkesinden önce elde etmiş olup, 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, nihayetinde 5 Aralık 1934'te ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Fransa, İtalya, Hırvatistan, Slovenya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, Yunanistan’dan 15, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması elbette Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün demokrasi anlayışının bir neticesidir. Kurtuluş Savaşı’nda cephede kahramanca mücadele veren kadınlarımız böylece uygarlık mücadelesinde de hak ettiği yeri almıştır.
Atatürk’ün “Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk Kadınının elindedir ve onu yetki ve başarıyla kullanacaktır" sözüyle kadınlara verdiği aydınlanma görevi bugün hala en etkin şekliyle önemini korumaktadır.
Çağdaş ulus devletin bir gereği olarak her alanında kadın ve erkeğin eşit temsilinin olduğu bir toplum inancıyla, cesur ve aydınlık kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıl dönümünü kutluyorum.
