Pandemi sürecini değerlendiren BTP lideri, iktidarın bu yöndeki politikası için şu dikkat çekici ifadeleri kullandı; “Bakın biz daha yeni pandemi ile ilgili 17 günlük bir yasaktan çıktık. Vakayı bitirip mi çıktık, ne yaptık? Türkiye’ye 1 ay mı kazandırdık veya bu 17 günde ivedilikle nüfusun aşılanması gereken kısmını mı aşıladık? Ne oldu?”
“Elle tutulur tarafı yok”
Covid-19 aşısı konusunda yaşanan sıkıntıya dikkat çeken Hüseyin Baş, “Bu ülke Atatürk ile Başbakanlık yapmış Refik Saydam’ın isminin verildiği Hıfzısıhha Enstitüsü’ne sahip bir ülkeydi. Bu enstitü çiçek aşısı üretti, Çin’e, Libya’ya aşı verdi zamanında. Bu enstitüsü 2011 yılında kapatıldı. 2011 yılında dünya ülkeleri ‘aman pandemi gelebilir’ diye raporlar hazırlarken biz sanki buna inat edercesine enstitü kapattık. Bugün sağdan soldan aşı dileniyoruz. İlk aşı bulunalı neredeyse 8-9 ay oldu, Türkiye hala yerli aşının bilmem kaçıncı fazını deneyecek. Sağlık açısından durumu değerlendirecek olursak facia bir noktadayız. Bunun anlatılacak, elle tutulacak hiçbir tarafı yok.” Şeklinde konuştu.
“Devletin görevi vatandaşını korumak”
Pandemi sürecinin ekonomi kısmına ilişkin soruları da cevaplandıran BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “İnsanlar doğalgaz, elektrik faturasını ödeyemiyor, evine ekmek götüremiyor.” Dedi ve şöyle devam etti; “İnsanlık yüzbinlerce yıllık sürecin sonunda devletleri kurdu. Devletler niçin kuruldu? Bu devlet bizi sahiplensin, bize babalık yapsın diye… İnsanlığın geldiği nokta buydu? Şimdi zamanı geriye sararmışçasına tuttuk dedik ki: ‘Sizler toplandınız, burada bir devlet oluşturdunuz ama benim fonksiyonum şu; ben vergi alırım, ceza keserim, kural koyarım bunları işletirim ama sana sahip çıkmam’. İşin Türkçesi bu, sonuç bu. Dünyanın farklı ülkelerine, pandemi sürecinde de gitme fırsatım oldu. Aynı virüsle mücadele eden 7 milyar insan var ama o aynı virüsün her bir toplumdaki karşılığı bambaşka. Bundan en büyük hasarı alan millet de Türk milleti. Bunu vaka ve ölüm sayılarına göre söylemiyorum. Bunu ekonomik tabloyla kıyaslıyorum.”
“Maliye Bakanı nerede, ne yapıyor?”
İktidarın ekonomi yönetiminde yaptığı değişikliklerin de sonucu değiştirmediğini belirten BTP lideri şu şekilde konuştu; “Son 1 yılda Merkez Bankası’nda 3 tane başkan değişti. Hiçbirinden doğru bir sonuç alamadık zaten hiçbiri de birbirinden farklı bir şey yapmadı. Bundan 2 önceki MB Başkanı döviz yükselirken faiz mi düşürdü, O da faiz yükseltti, bu da faiz yükseltti. Kişiler değişiyor ama sistem aynı. O zaman bu kişiler neden değişiyor. Maliye Bakanı istifa etti yerine yeni biri Maliye Bakanı oldu... Bu Maliye Bakanı’ndan şu an haberimiz yok… Nerede , ne yapıyor? Türkiye’de durum bu.”
“Tek çıkış yolu Milli Ekonomi Modeli”
Türkiye’nin bu olumsuz tablodan çıkmasının yegane yolunun Bağımsız Türkiye Partisi iktidarı olduğunu ifade eden BTP lideri, “Çünkü bizim mevcut zihniyeti değiştirmemiz lazım. Ekonomik, iktisadi bakış açılarını değişmemiz lazım. Milletine bakan bir baba devlet modelini ortaya koymamız lazım. Babamın çok meşhur bir sözüdür; bizim projelerimizde verdiğimiz paraları bir alicenaplığımızdan dolayı vermiyoruz, bu sistemin gereğidir. Şimdi devlet milletine sahip çıkacak, parayı verecek ki o milletten karşılığında para kazanabilsin, dışarıya da güçlü bir devlet portresi çizebilsin. Türkiye’nin içinde bulunduğu bütün problemlerin temeli yanlış iktisadi politikalardır. Biz hep aynı şeyleri deniyoruz ama farklı sonuç bekliyoruz, olmuyor! Dolayısıyla bu sistemi biran evvel değiştirip, aklımız başımıza alıp ne yapmamız gerektiğine bir karar vermemiz gerekiyor. Mevcut iktidarın, mevcut siyasetin veya mevcut muhalefet partilerinin ne pandemi sürecinde ne de pandeminin rahatladığı bir süreçte Türkiye ekonomisine zerreyi miskal faydası, katkısı olamayacaktır. Hiç bir ekonomist, siyasetçi bu sorunu çözemez. Bunu ancak bizim Milli Ekonomi Modeli’miz ve bizim sahip olduğumuz anlayış çözer.”