Cumhurbaşkanı Erdoğan, "12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı"nda yaptığı konuşmada, "İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır" dedi.
2002 yılından 2020 yılına kadar geçen 18 yılda Türkiye'de en vahşi kapitalizmi uygulamış olan bir politikacının -kendi ifadesiyle- ustalık döneminde böyle cümleler kurması hayli şaşırtıcı değil mi?
Adama sorarlar; çıraklık döneminde krizden çıkışın anahtarı İslam iktisadı değil miydi? Hadi o zaman yapamadın, kalfalık döneminde krizden çıkışın anahtarı İslam iktisadı değil miydi? Peki ya ustalık döneminin başında krizden çıkışın anahtarı İslam iktisadı değil miydi?
Sadede gelirsek, 18 yıl boyunca Türkiye'yi Kapitalizm ile idare etmiş olan bir politik anlayışın en tepedeki temsilcisinin 'krizden çıkışın anahtarı İslam iktisadıdır' demesini ben samimi bulmadığını ifade etmek isterim.
Peki, neden bu cümleler şimdi sarf ediliyor?
Çünkü koronavirüs salgını 6 aydır dünya ekonomisinin ümüğünü sıkıyor ve daha ekonomik kriz konusunda en kötüsünü görmedik bile. Dolayısıyla da en gelişmiş ekonomiler bile büyük problemler yaşarken, o gelişmiş ekonomilerin parasına bağımlı durumdaki Türkiye gibi ülkelerin ekonomisi ise suni solunumla yaşatılıyor, yani bitkisel hayatta desek doğrudur.
Yani bizim hükümetin durumu Azrail'in kapıdan girdiğini gören ölüm döşeğindeki hastadan çok da farklı değil.
İslam ekonomisi çok büyük bir iddia
İslam iktisadı uygulayacağım demek çok büyük bir iddiadır ve bu iddianın altının dolması gerekiyor, temelli olması gerekiyor.
Ama mevcut siyasi anlayışların ifade ettiği bu iddia, temeli papaz Maltus'un attığı kapitalizmin olan bir yapının üzerine İslam iktisadının inşa edilmesi anlamına gelir ki bu ne kadar zorlarsanız zorlayın olmayacak bir şeydir.
Ben illa yapacağım derseniz, en fazla kapitalizme yeşil bir cübbe ve beyaz bir sarık giydirmiş olursunuz.
İslam iktisadı uygulayacağım iddiasının dayanması gereken olmazsa olmaz iki temel unsur vardır.
Birincisi tam bağımsızlıktır.
İkincisi ise İslam iktisadını ortaya koyacak kapsamlı bir ekonomik sistemdir.
Türkiye bugün tam bağımsız mı?
Bu sorunun cevabı maalesef hayırdır.
Zira bırakın tam bağımsızlığı ülkemiz şu anda her alanda tam bağımlı bir haldedir. Ekonomisinde bağımlı, siyasetinde bağımlı, askeri alanda savunmasında bağımlı, ticaretinde bağımlı, eğitiminde bağımlı, yani aklınıza gelen her alanda Türkiye tam bağımsız diyeceğimiz bir noktada maalesef değildir. O zaman olmazsa olmaz iki önemli unsurdan birisi yok demektir.
İslam iktisadını uygulayacak bir ekonomik sisteme sahip mi Sayın cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümeti?
Maalesef bu sorunun cevabı da hayırdır.
Dolayısıyla olmazsa olmaz iki temel unsura sahip olmayan bir politik anlayış, 'İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır' diyorsa, bu; 'Ben bu krizden çıkışın formülünü bilmiyorum' itirafıdır.
Hiç mi umut yok?
Peki, o zaman AK Parti hükümeti ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç mi bir şey yapamaz, yani bu iddiasını gerçekleştirmek için hiç umut yok mudur?
Hayır, umut var elbette.
Ancak bunun için de atılması cesaret gerektiren iki önemli adım var.
Bu adımlar atılırsa 18 yıldır Türkiye'yi kapitalizmle idare eden bir politik anlayış için dahi az da olsa umut var demektir.
Birincisi Atatürk gibi tam bağımsız bir politika uygulamaktır.
Ancak hatırlatmadan geçemeyeceğim, Türkiye'yi kısa sürede tam bağımsız yapacak yepyeni bir Atatürk sayfası açabilmek, yüksek kararlılık ve cesaret gerektirmektedir.
Bu karardan sonra da İslam iktisadını uygulama konusundaki kararlılığınızı göstermenin zamanı gelmiş demektir.
Bu konuda sizin rehberiniz Bağımsız Türkiye Partisi'nin merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli olmalıdır. Bu model inanç sömürüsü yapmadan her şeyiyle İslam iktisadını sistemleştirmiş yeryüzündeki tek modeldir, tek analizdir. Bu iki adım atılırsa o zaman 'İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır' iddiası boş söz olmaktan çıkar ve çok büyük bir kalkınma hamlesine dönüşür.
Bütün alanlarda bağımlılık prangalarını kırmış tam bağımsız bir Türkiye'den bahsetmek mümkün olur.
Bunu yapan siyasi iradenin ardında kenetlenmek de milletimizin boynunun borcu olur vesselam.
Orhan Dede
