Geniş bir katılımla tertip edilen seminere konuşmacı olarak Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu, Özel Meltem Hastanesi Baş Hekimi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Araştırmacı-yazar Dr. Abdullah Terzi, Gazeteci-yazar Abdulkadir Uğur Kepekçi, Araştırmacı –yazar Av. Zühtü Kazancı katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından seminerin açılış konuşmasını İcmal Gençlik Derneği Kilis Şube Başkanı Selim Baytürkmen yaptı. Daha sonra kürsüye gelen İcmal Gençlik Derneği Genel Başkanı İbrahim Fatih Ekici, gençlerin içine düştükleri sorun ve çıkmazların düzgün bir yaklaşım ile çözülebileceğini ifade ederek, “İnsanı merkeze koyan bir anlayışla hareket etmeli, madden ve manen toplumun, özellikle de gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Kendisi ile barışık, toplum ile barışık, Rabbi ile barışık insanlar yetiştirmek hepimizin vazifesidir” diye konuştu.
Daha sonra söz olan BTP Kilis İl Başkanı Alaiddin Özkar, gençleri milli ve manevi değerleri ile buluşturmayı kendine görev edinen İcmal Gençlik Derneğini kutlayarak, bugünün en büyük sıkıntılarından biri olan milli ve manevi değerlerin topluma tekrar kazandırılmasının gereğine işaret etti.
Değerlerimiz gelecek nesillere aktarılmalı
Seminer konuşmacılarından gazeteci-yazar Abdulkadir Uğur Kepekçi, toplumda bir huzursuzluğun hakim olduğuna vurgu yaparak, “Ne oldu da bugüne geldik? Neleri kaybettik? İnsanlarda bir huzursuzluk var. Bu programın bu isim altında düzenlenmesi çok manidardır. Gerek dini gerek toplumsal olsun, kaybolan değerlerimiz gelecek nesillere aktarılmalıdır. Türk milleti, bu değerlerine sımsıkı sarılmış bir millettir. Kaybolan değerlerin ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Halka mal olmuş atasözleri bu bağlamda bir yol göstericidir. Bir milletin kültürü atasözleridir” dedi.
Kadın cinayeti işlenmeyen bir gün yok
Son 18 yılda cinsel istismar suçlarının 100 bin rakamına ulaştığını hatırlatan Avukat Zühtü Kazancı, “100 bin civarında cinsel istismar suçu işlenmiş, bunun 40 bini çocuklara karşı işlenmiş. Cezalar artmasına rağmen bu tür suçlar giderek artıyor. Artık kadın cinayeti işlenmeyen bir gün yok. Kadın ailenin temeli değil midir? 3 senede 1600 kadın cinayeti işlenmiş. Türkiye nüfusü 18 yılda % 26 artmış, suç oranı yüzde 400 artmış.
18 yaş altı 500 bin çocuk anne oldu. Bunun 25 bini 15 yaş altı. Bunlar adliyeye intikal edenler. Biz her türlü değerimizi kaybettik. Kaybetmediğimiz bir değerimiz kalmadı. Eskiden biri bir yanlış yaptığı zaman kınanırdı. Bu iktidar, din adına ortaya çıktı. Ahlaken çok ciddi bir gelişme olması lazım normalde. Ahlaki değerlerimizi koruyacaksak eğer, suça giden yolları tıkamanız gerekir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın vatandaşlık maaşı işte bu önlemlerin başında geliyor. Geçimi sorunsuz olan insanın birçok problemi kendiliğinden kaybolur. Haydar Baş beyin öncülüğünü ettiği fikir ve düşünceleri insanımıza anlatmak ve onları ikaz etmemiz zaruridir” diye konuştu.
Nerde bir İslam genci var, o karanlıkta bir aydınlıktır
Seminerde söz alan Prof. Dr. Eyercioğlu ise, son 40 yılda Türk toplumunun çok ciddi bir dönüşüme tabii tutulduğunu ifade ederek, “Bu hem toplumsal hem de teknolojik bir dönüşüm. Nüfusunun % 70’i kırsalda yaşayan bir toplum, hızla kentsel yaşama döndü. Türkiye’de 35 milyon insan kırsalda yaşarken şimdi bu rakam 7.7 milyona geriledi. Kente göç hızlanınca bu insanlar yalnız kaldı. Eşinizin dostunuzun olduğu yerde yanlışa el uzatmak zordur. Yanlışı hazmettirmek mübah kültürü ile daha kolaylaştırıldı. Bu topluma yavaş yavaş işlendi. Sözüm ona muhafazakar kesim çıktı biz onları iktidar ettik. Bugün aynı ahlaksızlıklar televizyonlardan akmaya devam ediyor mu etmiyor mu? Bunlara bakan kızımız gencimiz etkileniyor, hicap duygusunun yerle bir edildiği bir durumdayız. En büyük kayıp ahlaksızlığın kabul edilebilir oluşudur.
Geçmişte “Ben ceketimi bile satmaya razıyım” diyerek bir televizyon kuran Prof. Dr. Haydar Baş, bunların karşısına bir alternatif koydu. Ceketini satma pahasına Türkiye’de 5 televizyon kurdu. Sizler çocuklarınızı İcmal gençliğinin bir parçası yapmaya çalışın. Nerde bir İslam genci var o karanlıkta bir aydınlıktır” dedi.
Topluma hangi gözle bakıyorsun?
Herkesin rantın ve kazancın peşinde olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi ise konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Filmlerle dizilerle değerlerimize ciddi saldırılar yapılıyor. Bunlar çok bilinçli eylemlerdir. Bizi topla tüfekle alt edemeyen güçler, bizi bu yolla bitirmeye çalışıyorlar. Sayın Baş, her sorunun çözümünü önceden görmüş ve bunların çözümlerini üretmiştir. Milli Ekonomi Modeli, sosyal devlet milli devlet bu sorunların çözümüdür. Herkes iş ararken, bizi yönetenler insanımıza istihdam sağlayamıyor. Neden? Bunu yapabilmeniz için herkesi kendi anneniz, gençleri kızınız ve oğlunuz gibi görmeniz lazım! İşte Haydar Baş böyle baktığı için topluma, çözümleri ortaya koyuyor. Ama sen bu sese kulak vermezsen ona yüzde 1 oy verirsen iş ve işçi bulma kurumlarında kuyruk olursun.
Seminerde söz alan araştırmacı-yazar Bilal Karamus, yalanla asla payidar olunmayacağını belirterek, “FETÖ belası ile gençliğin kafası karıştırıldı. O günlerde eğer Prof. Dr. Haydar Baş’ın uyarıları dikkate alınsa idi, 15 Temmuz gibi kötü bir olay yaşanmazdı” dedi.
Tasavvufi terbiyeye şiddetle ihtiyacımız var.
Son olarak konuşan Dr. Abdullah Terzi ise, toplumun geldiği noktayı verdiği örneklerle ortaya koydu:
“Örnekler vereceğim bunları biraz düşünün:
Ankara’da bir aile hekimine iki lise talebesi geliyor. Gebelik testi istiyorlar. Bir hafta sonra bir öğrenci daha aynı test için geliyor.
Konya’da bir kız çocuğu karın ağrısı ile doktora geliyor hamile olduğu ortaya çıkıyor.
Ankara’da bir din kültürü hocası ah bu Kuran dersini kilisede yapabilsek diyor.
Uyuşturucu bizim çok uzağımızda değil. Milletlerle savaşmanın yeni yöntemi gençleri uyuşturucu bağımlısı yapmaktır. Çocuklarınıza çok dikkat edin. Sayın Haydar Baş, gençlere gusül abdestini öğretmeyi vazife olarak verdi. Çünkü dini kurumlar dini anlatmıyor. Bir tek Haydar Baş, Fettullah’a karşı durdu. Herkes kıskanıyorsunuz diyordu. O zaman Fetö, Muhammed Resulullah’ı kabul etmeyenler de cennetliktir dedi. İşte o gün bu düşüncelerle yetişen çocuklardan oluşan genç toplum ateist olanlardır, cünüp gezenlerdir. Helal ile haramı karıştırdık. Toplumu yeniden kendine getirip; onlara Allah’ın kulu Resul’ün ümmeti olduğunu hatırlatmak zorundayız. Bizlere çok büyük vazife düşüyor. İnsanı dizginleyen imandır, ahlaktır yani tasavvuftur. Tasavvufi terbiyeye şiddetle ihtiyacımız var.”