Astana sürecinden ve Soçi zirvelerinden son derece rahatsız olan ABD ve NATO'nun bugünlerde keyifleri yerinde…
İdlib'de Türkiye ile Rusya'nın büyük bir gerilim yaşamasından oldukça mutlular…
Diyeceksiniz ki bunu nereden çıkartıyorsun?
Tabii ki yetkililerinin yaptıkları açıklamalardan…
Elbette ABD ve NATO yetkililerinin, "Biz bu İdlib geriliminden çok çok memnunuz" demelerini beklemeyeceksiniz; onların bugünkü daha önce ortaya koymadıkları tavır ve söylemleri bu gerçeği ortaya koyuyor.
Örneğin, bayram değil, seyran değil Pentagon'dan gelen şu garip açıklama… ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Jonathan Hoffman durup dururken Türkiye ve Rusya'nın çatışmasından bahsetmeye başladı.
Hoffman, "Rusların ve Türklerin bölgede daha geniş bir çatışmaya doğru çok yaklaştıklarını görüyoruz. Bundan kaçınmak için bir çözüm bulacaklarını ümit ediyoruz" dedi.
Üstelik bu açıklama, Türk ve Rus yetkililerinin gerek Ankara'da gerek Moskova'da gerekse telefon görüşmeleriyle çok sıkı bir diplomasi yürüttükleri bir dönemde geliyor.
"Çatışma"nın "ç"sinden bile bahsedilmediği, diplomasi yoluyla meselelerin çözüme odaklanıldığı bir dönemde böyle bir açıklama gerçekten düşündürücü…
ABD'den gelen bu tür açıklamalar genelde "çatışma olmasın" anlamında değil, "çatışma olsun" anlamındadır; perde arkasından yönlendirmeye yöneliktir.
Hatırlayalım; yıl 2011, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye'ye gelmiş ve Suriye ile hiçbir sorun olmadığı, hatta ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlediğimiz bir dönemde "Türkiye bağımsız bir devlettir, isterse Suriye'ye müdahale edebilir" demişti.
Bu açıklamayı basın-yayın organları servis ettiğinde şaşırmıştık, "hayırdır" demiştik. Ama sonra öğrendik ki, bu, ABD'nin Suriye BOP'unu hayata geçirmek için şifreli bir düğmeye basma hareketiymiş.
Sonuçlarını 2011'den bu yana 9 yıldır yaşıyoruz.
Belli ki Pentagon Sözcüsü Hoffman'ın bu açıklamaları, "Türkiye ile Rusya çatışması başlasın" mesajı…
Stratejik müttefik(!) ABD, kendi BOP çıkarları uğruna Türkiye'yi daha büyük bir cehennemin içine itmeye çalışıyor.
Çok çok dikkatli olmamız lazım. Bu, Suriye bataklığına benzemez. Acaba ABD, bu kirli senaryoyla, yıllardır Çeçenistan'la, Afganistan'la meşgul ettiği Rusya'yı şimdi Türkiye ile mi meşgul etmeye çalışıyor?
Konuyla ilgili diğer dikkat çekici açıklama ise bizzat ABD Başkanı Trump'tan geldi.
Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre; Trump'a bir gazeteci, 15 Şubat'ta Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesini hatırlatarak, "Türkiye ile Suriye arasında toptan bir savaşın patlak vermesinden endişeli misiniz?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çok iyi bir görüşme yaptığını belirten Trump, Erdoğan'a saygı duyduğunu, çok iyi bir ilişkilerinin olduğunu kaydetti. Trump Erdoğan için şunları söyledi:
"Evet, kabul ediyorum sert biri ama çok iyi bir ilişkiye sahibiz. Sert insanlarla daha iyi anlaşıyor görünüyorum. Ama şu gerçek ki İdlib konusunda savaşıyor. İdlib konusunda konuştuk. Neler yapılabileceği üzerinde birlikte çalışıyoruz."
Aynı gazetecinin "Çözüm nedir?" sorusu üzerine Trump, bu sorunu çözmenin çok zor olduğuna işaret ederek, "Çok fazla çatışma var. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşüyorum" ifadesini kullandı.
Bu Trump, daha bir ay önce Türkiye'yi yaptırım kapsamına alan ve "hasım" yani düşman ilan eden yasaya imza atan Trump değil mi?
Barış Pınarı Harekâtı'ndan dolayı bizi "hasım" ilan eden Trump'la şimdi İdlib'de çözümü mü konuşuyoruz?
Siyasilerimizin gerilimi tırmandırıcı sert söylemlerine bakılırsa, ABD Başkanı Trump ve ABD'li yetkililerle İdlib konusunu istişare etmemizin faydalı olduğunu söyleyebilir miyiz?
NATO'dan da ilginç açıklamalar geliyor.
NATO'ya girdiğimiz 1952 yılından beri Türkiye'yi NATO'nun menfaatlerine her daim kullanan NATO, idlib'de Rusya ile gerilim yaşayınca Türkiye'ye övgüler dizmeye başladı, müttefik olduğumuzu hatırladı.
NATO'nun resmi Twitter hesabından Türkiye'nin NATO'daki tarihinin anlatıldığı ve ittifaka destek açıklaması yapılan Türkçe bir video yayınlandı.
"We are NATO" (Biz NATO'yuz) etiketiyle yayınlanan videoda, Türkiye'nin NATO'ya katılım süreci ve Türkiye'nin NATO içerisindeki görevleri Türkçe olarak anlatılıyor.
Videoda, Türkiye'nin NATO'nun "en aktif üyelerinden biri" olduğu belirtilirken, ülkenin NATO'ya ve NATO müttefiklerine desteğinin süreceği belirtiliyor.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda Türkiye'yi unutan NATO, yılardır süren PKK terörü ile mücadelemizde terörün yanında yer alan NATO, Suriye'de terör örgütü YPG'nin yanında olan NATO, bugün İdlib gerilimi sebebiyle övgüler diziyor.
Sizce de bir bityeniği yok mu?
İşin garip tarafı, Brüksel'deki NATO Parlamenter Asamblesi'ne katılan Yunanistan heyeti, Türkiye'nin "yasadışı" eylemleri hakkında ittifak üyelerine bilgi vermek isteyince toplantı başkanı tarafından engellenmesi üzerine toplantıyı terk etti.
Sizce NATO Türkiye'nin Doğu Akdeniz faaliyetlerini desteklediği için mi Yunan heyetinin sunumu engellendi?
Elbette ki hayır…
İngiliz eski Dışişleri Bakanı Jack Straw'un sözleri bir anda aklıma geldi. AB Türkiye ile müzakere çerçeve belgesini imzalarken, Yunanistan buna şiddetle karşı çıkıyor.
Türk dostu olarak bilinen Straw Yunanistan'ı şu sözlerle ikna ediyor: "Önce ayıyı vuralım, sonra derisini yüzeriz."
Bugün de aynı manzarayı yaşıyoruz.
Yunanistan'a bugün bir kez daha diyorlar ki, "Acele etme, sabırsızlanma, Türkiye'yi önce İdlib'de vuralım, sonra derisini yüzeriz."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Sosyal Devlet Milli Devlet tezindeki dış politika anlayışını hayata geçirmedikçe bu kirli senaryolardan kurtulamayız. Bu dış politika anlayışının birinci maddesi ise, "Üzerimizde hesabı olmayan ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz."
Sırf bu madde bile bugün yaşadığımız birçok sorunun temelden çözümüdür.
Murat Çabas
