Ülkemizde milyonlarca işsiz hiçbir gelire sahip değilken, çalışan 7 milyona yakın asgari ücretli ise açlık sınırında bir maaşla ailesini geçindirmeye çalışıyor.
Hatırlarsanız, asgari ücret görüşmelerinde, geçen yılın 2020 TL olan net asgari ücret, yüzde 15'lik bir zamla net 2324 TL'ye çıkartılmıştı. Siyasilerimiz bu artış oranının yüzde 12 olan resmi enflasyon rakamının 3 puan üstünde olduğunu ifade etmişlerdi.
Halbuki vatandaşların pazarda, markette, elektrik ve doğalgaz faturalarında maruz kaldığı gerçek enflasyon resmi rakamların çok çok üstündeydi.
Hatta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 2020 yılı asgari ücretinin AB üyesi ülkelere kıyasla çok iyi bir seviyede olduğunu ileri sürmüştü.
Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) resmi verileri açıklandı.
Ve bu verilere göre, Türkiye'de 2020 yılı itibarıyla uygulanmaya başlanan asgari ücret Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında sondan 3'üncü sıraya kadar düştü. 28 AB ülkesi arasından asgari ücret uygulanan 22 ülke ile yapılan karşılaştırmaya göre Türkiye brüt 448 Euro'luk yeni asgari ücretle sadece Letonya ve Bulgaristan'ı geride bırakabildi.
AB üyelerinden Danimarka, İtalya, Güney Kıbrıs, Avusturya, Finlandiya ve İsveç'te resmi asgari ücret uygulanmıyor; ücretler toplu sözleşmelerle belirleniyor.
Listede en fazla asgari ücret veren AB ülkesi brüt 2143 euro ile Lüksemburg… TL karşılığı 14 bin 58 TL asgari ücret veriyor ve bu rakam Türkiye'nin asgari ücretinin 4,78 katı…
İrlanda 1658 euro veriyor; TL karşılığı 10 bin 876 TL; Türkiye'nin 3,70 katı…
Hollanda 1635 euro; 10 bin 726 TL; 3,65 katı…
İngiltere 1597 euro; 10 bin 476 TL; 3,56 katı…
Belçika 1594 euro; 10 bin 456 TL; 3,56 katı…
Almanya 1580 euro; 10 bin 365 TL; 3,53 katı…
Fransa 1540 euro; 10 bin 102 TL; 3,44 katı…
İspanya 1050 euro; 6 bin 889 TL; 2,34 katı…
Slovenya 940 euro; 6 bin 166 TL; 2,10 katı…
Malta 777 euro; 5 bin 97 TL; 1,73 katı…
Yunanistan 758 euro; 4 bin 972 TL; 1,69 katı…
Liste bu şekilde devam ediyor.
Gördüğünüz gibi, asgari ücretimiz krizden hala belini doğrultamamış olan Yunanistan'dan bile kötü; Romanya ve Macaristan gibi ekonomik göstergeleri bizden çok daha düşük seviyede olan ülkelere bile ulaşamamışız.
Bir de bu asgari ücretten vergi alınarak asgari ücretlinin maaşı daha da eritiliyor.
Peki, asgari ücretlinin maaşından vergi alınarak, yaptığı her tüketimden de aldığı ekmek ve sütten dahi vergi alınarak hangi ödemeler yapılıyor?
Bu vergilerin aslan payı nereye gidiyor?
2019 yılında faiz ödemelerine 100 milyar TL gitti.
2020 yılı içinse faiz ödemesi hedefi 138,9 milyar TL olarak açıklandı. Faize ödenen para her yıl rekor kırarak artıyor.
Peki, son 20 yılda toplanan vergilerden ne kadarı faiz ödemelerine gitti?
Devletin bütçe gelirlerinin ağırlığı, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi vergilerde… 2017 yılında gelirlerin yüzde 92'sini vergiler oluşturdu. Vergilerin yüzde 66,8'i KDV, ÖTV gibi tüketimden alınan dolaylı vergiler, diğer ifadeyle adaletsiz vergiler…
2000-2019 dönemindeki 20 yılda Türkiye'de 5 trilyon 283,8 milyar TL vergi toplandı. Bu vergilerden de 1 trilyon 72,4 milyar TL de faiz ödemesi yapıldı.
Yani vergi gelirlerinin 5'te 1'i faiz ödemelerine gitti.
Vergi gelirleri ve faiz ödemeleri, Merkez Bankası ortalama döviz alış kurundan dolara çevrildiğinde vatandaşlardan toplanan vergi 20 yılda 2 trilyon 320,4 milyar doları buldu; ödenen faiz gideri ise 590,5 milyar doları oldu.
Aktardığımız bu tabloda, birçok yanlışın aynı anda yapıldığını görüyoruz:
* Vatandaşa emek ve üretiminin karşılığı geçinebileceği bir maaş verilmiyor.
* Zaten geçinemeyen vatandaşların sırtına vergi üstüne vergi bindiriliyor.
* Gelir darlığı ve vergi yükü vatandaşların alım gücünü sürekli eritiyor.
* Bu, ciddi bir pazar darlığına ve dolayısıyla üretim daralmasına yol açıyor.
* Finans meselesi senyorajla değil de faizli borçla halledilmeye çalışıldığı için devletin damla damla topladığı vergilerden trilyonlarca lirası faiz lobilerine akıyor.
* Bu borç ve faiz ödemeleri, vatandaşın sırtına vergi üstüne vergi, zam üstüne zam, ceza üstüne ceza yüklenmesine yol açıyor.
Bizler Türk milleti olarak; ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ülkeleri borç batağından, halklarını da yoksulluktan kurtaran Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e sırtımızı döndükçe, bu karanlık tablo artarak devam edecek; cebimizden alınacak, faiz lobilerine aktarılacak.
Prof. Dr. Baş, bizlere yoksulluk sınırının üstünde, 10 bin TL gibi bir asgari ücret, 200 bin TL'nin altında geliri olandan bir kuruş verginin alınmayacağı bir Türkiye önümüze koydu ama bizler açlığa ve yoksulluğa talim etmeyi, vergiler altında ezilmeyi tercih ettik.
İnşallah ayıkırız.
Murat Çabas
