KKTC'de 1974'ten bu yana sivillerin girişine kapatılmış durumda olan Kapalı Maraş bölgesinde dün bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantının adı; 'Kapalı Maraş Açılımı'ydı.
Ne yalan söyleyeyim, toplantının adındaki 'açılım'ı duyunca iyice işkillendim.
Zira şu Ak Parti dönemindeki tüm açılımlar bir parçamızı aldı götürdü.
Açılımlardan ülke kazanacak, millet kazanacak deniyordu.
Sonucunda kaybeden hep millet ve devlet olurken, kazananlar hep başkaları oldu.
Türkiye'den Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın katıldığı 'Kapalı Maraş Açılımı' toplantısına, KKTC siyasetinden Başbakan Ersin Tatar, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay katıldı.
Fuat Oktay'ın toplantıdaki açıklamalarında şu noktalar önemli;
"Kapalı Maraş'ın kapalı kalması ne hukuki ne siyasi ne de ekonomik yönden kabul edilemez. Envanter çalışması da son derece anlamlı ve önemlidir. Kapalı Maraş'ın açılması için yapılan çalışmalar Kıbrıs Türkü'nün statükoyu kabul etmeyeceğinin kanıtıdır. Açılacağı laftan ibaret değildir."
Açıklamalar inandırıcı mı?
İster istemez Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın açıklamalarından sonra 'bu açıklamalar inandırıcı mı?' sorusunu soruyorum.
Çünkü 46 yıldır kapalı durumda olan ve hem KKTC hem de Türkiye için milli mesele haline gelmiş olması gereken Maraş konusunun masaya yatırıldığı böylesine önemli bir toplantıda KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı yoktu.
Geçen hafta durduk yere ortaya atılan KKTC'nin Türkiye'ye bağlanması konusunda açıklamalarda bulunan Akıncı, bunun korkunç bir şey olacağını ifade etmişti. Türkiye'den de Akıncı'ya tepkiler gelmişti.
Eğer bu tartışmalar yüzünden Akıncı bu toplantıya katılmadıysa, yahut da davet edilmediyse, kimse kusura bakmasın 'Kapalı Maraş Açılımı' daha yolun başında kadük kalmıştır, ölü doğmuş bir hamle olarak tarihin tozlu sayfalarına yazılacaktır.
Rumlar artık korkmaz…
Türkiye ve KKTC, Kıbrıs sorununun çözümü hususunda Rumların uzlaşmaz tutumları karşısında sabrın sonuna gelindiği şeklindeki sözlerinde gerçekten samimi ise o zaman önce Lefkoşa ile Ankara aralarındaki görüş ayrılıklarını gidermeli ve iki başkent arasındaki ilişkileri sağlam bir kazığa bağlamalıdır.
Siyaseten farklı görüşler olabilir, buna saygı duyarız. Ancak söz konusu olan Türkiye ve KKTC'de yaşayan insanların güvenliğiyse, Ada'da 1974'ten önce yaşanan katliamların bir daha yaşanmaması isteniyorsa o zaman teferruat sayılabilecek konuları bir kenara bırakıp, asıl konuya odaklanmayı başarabilmek her iki taraf açısından önemlidir.
Ancak gelin görün ki, Ankara ile Lefkoşa Kapalı Maraş konusunda dahi bir ve beraber olamamaktadır.
Kapalı Maraş Açılımı toplantısında KKTC ile Türkiye arasındaki bu darmadağınık manzarayı gördükten sonra Rumlarda, Maraş'ın açılacağı konusunda azıcık korkuları varsa, emin olun o da kaybolmuştur.
Orhan Dede