AKIN AYDIN
Nasıl bir ülkeyiz anlamış değilim! Ülkenin getirildiği nokta açık. Bir başka açıklık ise iktidarın ve muhalefetin çare olamayacağı gerçeği…
Peki, çare kim? İşte koskoca Türkiye Cumhuriyeti çareyi, ülkenin siyasetçi müştemilatında arıyor. Hem de kimleri çare olarak pompalıyorlar biliyor musunuz?
2008 yılında Kraliçe 2. Elizabeth, 'Büyük Şövalye Nişanı' alan 2 yıl sonra aynı devletten Chatham House ödülü ve de üstelik bu nişanı Anadolu'nun İngiliz işgalinin yıl dönümünde alan Abdullah Gül eğer bu ülkenin geleceği için umut olarak sunuluyorsa bırakın ülke batsın.
O Gül ki, zamanın CIA ajanı Colin Powell 9 maddelik anlaşma çerçevesinde Irak yok edildi. Bu anlaşma soruldu ve her şeyi açıklayamam, bilmediğiniz çok şey var, dedi.
Şimdi! Eğer Türkiye'nin umudu Abdullah Gül ise bırakın batsın…
Veya "Irak'a ilk bomba düştüğünde 8 milyar dolar gelecek" diyen, liberal politikalardan taviz vermeyen, ülkenin borç batağına girmesinin kapısını açan Ali Babacan, Türkiye'nin geleceği için umut ise bırakın ülke batsın!
Ya da ömrünü ABD çizgisinde geçirmiş, komşularımız yok edilirken, sınırlarımız terörist ve mülteciler tarafından kevgire çevrilmişken, "bizden habersiz Ortadoğu'da yaprak kımıldamaz" diyecek kadar önünü göremeyen Ahmet Davutoğlu bu ülkenin umudu olacaksa bırakın umutsuz kalalım.
Yazıklar olsun hala umudu emperyalist kapılarında arayanlara…
Yazıklar olsun hala umudu emperyalist kafalarda arayanlara…
Yazıklar olsun hala onları umut diye pazarlayan medyaya…
* * *
10 uluslararası kongreyi, 600 bilim adamının okeyini, Rus meclisinde yapılan 6 saatlik konuşmayı, Putin'in bizzat tebrik ve teşekkürünü, Obama'nın Bush'u Haydar Baş'tan proje hırsızlığı yapmakla suçlamasını, BRICS ülkelerinin temel mantığını, 120 ülkede uygulanmasını vs. geçtim!
Bir zamanların 'üzerinde güneş batmayan imparatorluğu' çareyi onda, onun modelinde buldu.
İngiliz İşçi Partisi hazırladığı seçim videolarında Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Milli Ekonomi Modelindeki başlıklarını bire bir seslendiriyor, canlandırıyor.
Dünya gördü. Hans'ı, Helga'sı, Victor'u, İbanez'i gördü. Benim Ahmed'im, Mehmed'im, Nazlı'ım görmedi, görmüyor, görmek de istemiyor.
Sana yazıklar olsun, demem. Çünkü sen, kendine yazık etmişsin. Allah kurtarsın…
* * *
Akdeniz'de AB, ABD, İsrail, Yunan ve Rumların enerji ve strateji hamleleri peş peşe geliyor ve Akdeniz'de Türkiye'yi kimse istemiyor. Doğru mu? Doğru.
Türkiye, NATO'nun üyesi. Doğru mu? Doğru.
NATO komuta merkezinde, komuta devir telsi töreni düzenleniyor ve bu törene Rum yönetimini davet edilmiş.
Kim tarafından? NATO tarafından. Niçin Rumlar oraya çağrılmış? Çok basit; Türkiye'nin damarına basmak, Akdeniz, Ortadoğu, Karadeniz, Rusya politikalarında gözdağı vermek için.
Resmi kanallar yaşanan olayı kınıyor. Bu kınayan makamlara sormak istiyorum; sizin hiç mi istihbarat alt yapınız yok?
İkincisi ülkeyi yönetenlere sormak istiyorum; AB olsun, NATO olsun 60, 70 yıldır suratımıza tükürüyor ve hangi iktidar olursa olsun bu Haçlı tükürüğüne (haşa) 'Elhamdulillah' çekiyor.
NATO, 'efendim, bir yanlış anlaşılma olmuş' vs. diyor.
Ahmak mısınız siz kardeşim, ne yanılışı, ne anlaşılması!
Bunlar menfaati için anasını satan medeniyetin çocukları. Bize 70 yıldır ayar veriyorlar. Hala anlamadınız mı, yoksa ayarlandınız mı?
