Mecmeü'l-Beyan'da geçtiği üzere, Hakim'in, Ebi Emame-i Bahili'den naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Allah, peygamberleri muhtelif şecerelerden yaratmıştır. (Her birini bir şecereden) ama Beni ve Ali'yi bir şecere ve ağaçtan yaratmıştır. Ben o ağacın kökleri mesabesindeyim. Ali ise o ağacın gövdesi. Fâtıma ise o ağacın meyve vermesine bir vesiledir. Hasan ve Hüseyin de bu ağacın meyveleridir. Bize tâbi olanlar da bu ağacın yapraklarıdır. Bu ağacın dallarından birine tutunan kurtuluşa erer. Onu terk eden ve ondan uzaklaşan kimse de helak olur. Birisi tam üç bin yıl Allah'a ibadet dahi etse; riyazet ve ibadet sebebiyle su kırbası gibi kupkuru da olsa bizim aileyi sevmediği müddetçe Allah onu yüzü üstü ateşe atacaktır." Resûlullah (s.a.a) daha sonra da Meveddet Ayetini tilavet buyurdu.
Ebi Şeyh ve diğerleri de (Sevaik ve diğerleri) Hz. Ali'nin şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: "Şura suresinde bizim hakkımızda bir ayet nazil oldu ki bu ayet gereğince, bizi yalnız mü'min sever." Daha sonra da Meveddet Ayetini tilavet buyurdu.
Hakeza Bezzaz ve Taberani de (Sevaik ve diğer kitaplarda olduğu gibi) çeşitli yollarla İmam Hasan'ın (a.s) bir hutbesinin zımnında şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: "Ben Allah'ın sevgi ve dostluğunu mü'minlere vacip kıldığı ailenin bir ferdiyim. Meveddet ayetindeki iyilikten maksat da biz Ehl-i Beyt'in sevgi ve muhabbetidir."
Taberani de (Sevaik ve diğer kitaplarda olduğu gibi) İmam Zeynelabidin'den (a.s) şöyle naklediyor:
İmam'ı diğer eserlerle birlikte Dimeşk'e getirdikleri zaman Şam halkının zalimlerinden biri İmam'a şöyle dedi: "Sizleri öldüren Allah'a şükürler olsun."
İmam Zeynelabidin ona şöyle cevap verdi: "Acaba 'De ki sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi iş yaparsa onun güzelim mükâfatını artırırız; şüphe yok ki, Allah, bağışlayandır, iyiliğe mükâfatla karşılık verendir' (Şura, 23) ayetini okumadın mı?" O şahıs, "Okumuşum, siz Peygamber'in yakınları mısınız?" diye sordu. İmam da, "Evet" diye cevap verdi.
Ahmed b. Hanbel de İbn-i Abbas'tan naklediyor ki ayetteki "iyilik"ten maksat Ehl-i Beyt'in muhabbet ve velayetidir. (Bunu Sevaik ve başkaları da nakletmiştir).
İbn-i Ebi Hatem de mezkur ayetin tefsirinde İbn-i Abbas ve Ebi Hamza-i Somali'den şöyle nakletmektedir:
Hicretten sonra İslam'ın temeli sağlamlaştığında Ensar kendi aralarında şöyle dediler: "Peygamberin huzuruna varıp diyelim ki; siz bazı zorluklarla karşılaşmışsınız bu yüzden mallarımız sizin hizmetinizdedir. Nerede kullanmak isterseniz kullanın." Peygamberin huzuruna çıkıp aldıkları kararı açıkladılar, mezkûr ayet nazil oldu. Resûlullah (s.a.a) ayeti onlara tilavet ettikten sonra şöyle dedi: "Benden sonra akrabalarımı sevin ve onlara muhabbet ediniz."
Onlar Resûlullah'ın eminlerini can u gönülden kabul etmiş bir halde O'nun huzurundan ayrıldılar. Ama münafıklar, "Muhammed Allah'a iftirada bulunuyor ve bizlere akraba ve yakınlarını tavsiye ediyor. O, bu işiyle bizleri kendinden sonra da kendi akrabaları karşısında hor ve hakir kılmak istiyor" dediler.
Daha sonra da ayetin devamı nazil oldu: "Yoksa onlar, Allah'a karşı yalan düzüp uydurdu mu diyorlar?"
Sa'lebi ve Bağevi de bu rivayeti İbn-i Abbas'tan aynı şekilde nakletmişlerdir.
(Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Patıma (a.s.), Abdulhüseyin Şerefuddin)