Dr. Yılmaz, sahurda hangi yiyecekleri neden tüketmeliyiz, hangi yiyeceklerden uzak durmalıyız, vücudumuzu yoran, yaşlandıran, susatan yiyecekler hangileri gibi merak edilen birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Bereketi ile her yıl gönül dünyamızda ayrı bir iz bırakan 11 Ayın Sultanı Ramazan ayı geldi. Ramazan ayında herkesin merak ettiği konuların başında, "Acıkmadan ve susamadan oruç tutmanın tek yolu uykuya mı tutturmak yoksa başka bir yolu mümkün mü" konusu geliyor.Bu soruların cevabını Tıbbi Beslenme Uzmanı Dr. Eyyüb Yılmaz'a sorduk.
"Oruç tutmak yaşlanmış hücreleri temizliyor"
Oruç tutmanın yaşlanmış hücreleri temizleyerek sağlığımıza katkı sağladığını vurgulayan Dr. Eyyüb Yılmaz, pek çok kişinin, uygulaması gereken metodları bilmediği için fayda yerine zarar görebileceğini ifade etti. Gıdaların farklı özellikleri ile ikiye ayrıldığını belirten Yılmaz, "İlk bilinmesi gereken, bedeninize su veren gıdalar sindirim süresi içinde susuzluğunuzu giderecektir, oysa sindirime başladıktan itibaren bedeninizden sürekli su çeken gıdaların olduğunu ve en çok bu ürünleri tercih ettiğimizi ifade edeyim. Bu durum sadece suyumuzu tüketmez beraberinde bedeninizde yorgunluk yapar''
"Sahur vaktinde bedeninize su veren gıdaları artırın ve su çekenleri azaltın"
"Et ve mamülleri ile peynir bedeninizden su çeken gıdaların başında geliyor" diyen Dr. Eyyüb Yılmaz, "Vazgeçilmez olarak kabul ettiğiniz et, peynir aslında gerçek bir su çekicidir. 100 gram peynirin oluşturacağı ürik asidi atmak için ihtiyaç duyulan su 500 gramdır. Sahurda peynir yediyseniz, bu peynirin oluşturduğu atıkları temizlemek için ihtiyaç olan 500 gram su harcaması 5-6 saat sonra gerekecek. Sizin sahurda içtiğiniz su çoktan idrar ile atıldı bile ve oruç devam ediyor. Nereden bulacaksınız bu kadar suyu? Dışardan alamayacağınıza göre bu su, organlarınızdan ve hücre kaynaklarınızdan çekilecektir. Bu kanınızın aşırı yoğunlaşması anlamına gelir. Susuzluğun ne anlama geldiğini biraz da şöyle izah edeyim; gün boyu oluşan atığı atamayacağınız için damar iç yüzeyini yakacaktır. Bu durum yaşlanmamızın ilk bulgularının başlama yeri diyebilirim. Anlayacağınız oruçla gençleşmek kadar yaşlanmak da mümkün" diye konuştu.
"Acıkmamak için çok yemek yemek yapılan en ciddi hatalardan biri"
Dr. Yılmaz, "Acıkmamak için çok yemek yemek ise en ciddi hatalardan biridir" diyor ve açıklıyor; "Yediğiniz yoğun hamurlu, proteinli gıda rahatsız edici derinlikte acıkmanızın nedenidir. Ve ben şunu iddia ediyorum; hiçbir şey yemeyen biri çok fazla hamurlu yiyenlerden daha az açlık hisseder. Burada bilinmesi gereken, daha önemli olan ve zorlayan ise gıdaların metabolizması ve atık süreçleri için ihtiyaç olacak sudan dolayı hızlı ve çok derin susarsınız. Yediğiniz ekmeğiniz siyez, dinkel gibi bir undan elde edilmemiş, rafine edilmiş un ise glisemik indeksi çok yüksek olacaktır. Yediğimiz ekmeğimiz doğru olsa bile sahurda ekmek tüketimi azaltılmalıdır. Bunun ne anlama geldiğini şöyle açıklayayım; bağırsaktan emilim sürecini yavaşlatıcı olan lif olmadığından, hızlı emilen nişasta yüzünden kan şekerinizi hızlı yükseltecek. Hızlı yükselen kan şekeriniz insülinin hızlı yanıtı ile şekerinizi aşağı doğru hızla çekecektir. Bu dalga istenen bir fizyolojik yanıt değildir, acil eylem halidir ve hızlı aşağı inen şekeriniz aslında karnınızda bir sürü karbonhidrat olduğu halde kendinizi aç hissetmenize neden olacaktır. Yani karbonhidratı azaltmak veya güvenli olan siyez, dinkel unu ile hazırlanmış ekmekleri mutlaka ekstra lifli besinlerle, yani vücudumuza su veren yeşil sebzeler ve kök sebzeler ile bir araya getirmek zorundayız"
"Kuru meyveler ve kavrulmamış çerezler tek başına tüketilmemeli"
Kuru meyveler ve kavrulmamış çerezlerin de sahurda rahatlıkla yenebileceğini belirten Dr. Yılmaz, içeriğindeki yağların su ile bütünleşmesinin sağlanması açısından bu besinlerin mutlaka yoğurtla veya yanında bir salatayla beraber tüketilmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Yılmaz, "Unutmayın her yağlı besin aldığınızda iki önemli riskiniz var. Bu yağlı besinlerin rafine olanlarını hiç düşünmeyin bile en sağlıklı olanlardan da olsa kural değişmiyor. Birincisi kesinlikle EMİLİMİ için suya ihtiyaç var. Diğeri ise damar iç yapısını yakmaması için antioksidana yani koruma kalkanına ihtiyaç var. Peki antioksidan dediğimiz içerikler nereden alınır? Bu sorunun cevabı bizleri yine aynı noktada buluşturuyor; yeşil sebzeler, antioksidan içeriği güçlü meyveler. Peki o zaman yağlarla suyu nasıl buluşturacağız? Salataların %95'i su olduğunu söylersem, o zaman bu sorunun cevabın da vermiş olur muyum?" açıklamasında bulundu.