"A'lâ 14-15: *Kendini pâk tutan, Rabbinin adını anıp namaz kılan elbette umduğuna ermiştir.
Ey cemaat!
Bakın Receb, Şaban derken Ramazan geldi geçti ve bayram oldu. Sağ olana göre bunun gibi daha nice bayramlar gelir geçer. Ama asıl marifet böyle günleri gönül uyanıklığıyla geçirmek tir. Gafletle geçen bayramların, Ramazanların insana bir faydası yoktur.
Bir Müslüman ki, kendi zevkinden, kendi keyfinden başka bir şey düşünmez, milletinin ve memleketinin uğrunda bir fedakâr likta bulunmaz; fenalık ve tembellik derken hepsi mükemmel iyiliğe gelince hiçbir şey.
Müslüman'ın böylesi ha olmuş, ha olmamış, ikisi de birdir. Biz hamd olsun Müslüman'ız ama ibadetsiz, amelsiz, ilimsiz, ahlaksız, işsiz güçsüz Müslümanlık olmaz.
Olsa bile öyle bir Müslümanlığın adama faydası dokunmaz. Bir ağacın ağaçlığı dalıyla, budağıyla, meyvesiyle yaprağıyla değil midir? Dalsız, budaksız, meyvesiz, yapraksız ağaç olur mu? Olsa bile ona odundan başka bir şey denir mi? Şimdi ey Müslümanlar bilmiş olun ki, bayram demek, Ramazan demek, din iman demektir.
Ramazan'ı Ramazan bilen, bayramı bayram bilen kurtuluşa erdi demektir. Çünkü öyle bir insan hayrını şerrini bilir, Allah da öylesine her tuttuğunu kolay getirir. Bakarsın o adam artık işinde gücünde feyiz ve bereket bulur. Asla sıkıntı yüzü görmez olur. Ahlâkı düzelir. Açgözlülük etmez, hilekârlık yapmaz, kimseye bir zarar vermez. Her şeyde hakkına razı olur, kimseye kin bes lemez, herkesle sohbet eder. Böylece insan adeta melek haline gelir. İşte Ramazanların, bayramların ve bütün mübarek günlerin faydası budur.
Hoşgeldin Atatürk s.749/750
Prof.Dr.Haydar BAŞ