Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz senası yüce Allah'ın hakları kulların onları yerine getirmesinden daha büyüktür. Şüphesiz Allah'ın nimetleri kulların onu saymasından daha çoktur. O halde sabah akşam Allah'a tevbe edin." (Mekarim'ul-Ahlak, 2/365/2661).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz münezzeh olan Allah, üzerlerindeki hakkı olarak kullardan Kendisine itaat etmelerini ve buna karşılık ihsanı üzere sevaplarını onlara kat kat arttırmayı takdir etmiştir." (Nehc'ul-Belağa, 216. Hutbe).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kulları üzerine farz kıldığı haklarından biri de tüm güçleriyle birbirinin hayrını dilemeleri ve aralarında hakkı ayakta tutmak için yardımlaşmalarıdır."
İnsanların birbirlerine karşı hakları hususunda İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sonra münezzeh olan Allah kendi haklarından biri olarak bazı insanların bazıları üzerindeki hakkını da farz kılmış, o hakları karşılıklı olarak eşitlemiştir. Bazısını bazısı sebebiyle farz kılmıştır. Bazısını sadece bazısı karşısında gerekli kılmıştır." (Şerh-u Nehc'il-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 11/91).
İmam Ali (a.s.), hilafetinin başında okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: "İhlas ve tevhidi sebebiyle Müslümanlar için birtakım haklar takdir edilmiştir. Müslüman, Müslümanların dilinden ve elinden hakkın sözkonusu olması dışında esenlikte olduğu kimsedir. Allah'ın farz kıldığı dışında Müslümana eziyet etmek helal değildir." (Nehc'ul-Belağa, 167. Hutbe).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz münezzeh olan Allah insanların haklarını kendi hakkından öne almıştır. Her kim Allah'ın kullarının haklarına riayet ederse bu, Allah'ın haklarına riayet ile sonuçlanır." (Gurer'ul-Hikem, 4780). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL