MUSTAFA DOĞAN
Dili, dini, rengi ne olursa olsun, her insan susar!
Su insan için fiziksel bir ihtiyaçtır.
Bedeni topraktan yaratılan insan, toprağın suya susadığı gibi bir yudum suya mecburdur, susar!
Lakin topraktan yaratılan bedenin suyu bir yudum olsa da, bir imtihan vesilesi ile bedene hapsedilen ruhun suyu nedir, susuzluğu nasıl giderilir?
Ruhun susaması nedir, arayışı nereyedir?
Esasında bu susamışlıktır insanları arayışlara, sevdalara, inkâra veya ikrara iten, mecbur bırakan!
Bu susuzluğu gidermenin arayışı, sebebi ve sonucudur bu dünya serüveni.
Yaşananlar, yaşatılanlar, bulunanlar ya da bulunduğu zannedilenlerdir bir günlük dünya hayatının özeti…
Yunus ne güzel özetlemiştir:
"Ey gönül, kendini vezn etmeye (tartmaya) kantar ara bul!
Yürü git, kantarına halis olan a'yar ara bul!
Kapatırlar seni bir hâl-i haraba yalınız;
Ol karanlık geceler kendine bir yâr ara bul!"
Topraktan yaratılan bedeni sulayan su ne hikmetlidir!
Ne tadı vardır, ne rengi…
Ama öyle bir doyurur, öyle sakinleştirir, öyle güzelleştirir, öyle besler ki bedeni…
Ne hikmetli bir yaratılışı vardır!
Ne tadı vardır, ne rengi…
Yaradan öyle bir hikmetle yaratmıştır ki onu; hiçbir ırka, renge, dile, kültüre veya dine mâl edilmesin diye!
İnanan da inkâr eden de ondan kana kana içsin, topraktan yaratılan bedenini sulasın da, yarın huzuru mahşer de, Rahman suresinde 31 defa tekrarlanan, "Febi-eyyi âlâ-i Rabbikumâ tukezzibân/Rabbinizin nimetlerini gördüğünüz, bildiğiniz halde onları nasıl yalanlarsınız?" ayeti yüzüne öyle bir çarpılsın ki, inkâr eden rezil rüsva olsun!
İkrar eden ise bu nimetin hikmetini bu dünyada iken düşünsün, anlasın…
Bu dünyada hikmetle yaratılan suyun maksadını düşünsün, anlasın, şükretsin, zikretsin…
Rûz-i Mahşer'de ise o hikmetin safında, yanında olsun!
Evet!
Dili, dini, rengi ne olursa olsun her insan susar!
Bedeni bir damla su ile doyurur, sakinleştirir de, ruhun arayışı yakar kavurur onu…
Suyun hikmetini anlayan aşk ateşine, anlamayan cehennem ateşine düşer de yanar, kavrulur.
Deriz ki, Ehl-i Beyt su gibidir!
Su gibi arı duru olan Ehlibeyt beş kişidir; İlim şehri olan, Hz. Muhammed (sav), o şehri kapısı olan Hz. Ali o şehrin caddeleri olan Hz. Fâtıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin!
Selam olsun onlara, onların ilmi, aşkı ve muhabbeti ile ruhlarındaki iman susuzluğunu giderenlere.
Gönüllerin kıblesidir onlar, imanın bendesi, kâinatın zübdesi.
Hz. Allah'ın muradıdır onlar.
O halde Kevser ırmağı olan, Ehl-i Beyt havuzundan kana kana iç, ruhunu doyur.
İmanını ikrar ve ispat et!
"Kimi dosta varır dosta bend olur,
Kimi nefse uyar kahrolur gider…"
