Bu gece mübarek Mevlid Kandili; Sevgili Peygamberimizin dünyamızı şereflendirmesinin yıldönümü...
Seçilmiş zamanlar olarak adlandırdığımız bu mübarek zamanları değerlendirmek kendi menfaatimizedir.
Her zamanki gibi mübarek gün ve geceler hakkında hariçten gazel okuyan nasipsizler çıkacaktır ama siz siz olun, sakın onlara inanıp fikrinizi, gönlünüzü kirletmeyin. Bu geceyi zikir, dua, salavat ve çeşitli ibadetlerle, olabildiğince uyanık geçirin.
Ahir zamanın belirtilerini yaşadığımız şu günlerde, Peygamberimize ihtiyacımız dünden daha fazladır. O'nun doğumunu fırsat bilip, samimi bir muhasebe ile O'na olan ümmetlik bağımızı tekrar tekrar gözden geçirip, O'nun muhabbetinde ve şefaatinde yok olmanın yolunu bulmalıyız.
Müslümanların Peygambere olan sevgiden ve bağlılıktan söz etmelerine rağmen, ayet-i kerimede müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilen Yüce Peygamberimizi anlamaktan uzak çok sayıda bedbahtların bulunacağı da haber verilmiştir:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik fakat insanların çoğu bilmezler." (Sebe, 28).
Yüce Peygambere yakınlığın belirtilerini üzerinde taşımayan kimselerin, O'na bağlılıktan ve sevgiden bahsetmesi, sadece kuru bir iddiadan ibarettir. Bir hadis-i şeriflerinde Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) kendine yakınlık sağlamak isteyenlere yolunu işaret etmiştir:
"Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât u selâm getirenleridir." (Tirmizî, Vitir 21).
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimize çokça salât u selâm getirebilmek için O'nu çok sevmek gerekir. Zira insan sevdiğini dilinden düşürmez; O'nu her fırsatta anar. Resulullah'ı (s.a.a.) anıp yâd etmenin de özel bir usulü vardır. O da, adı zikredilince, "Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed" demektir.
Peygamberimize salât u selam getirmekle O'na olan sevginin ve yakınlığın artması gerçekleşecek, yakınlık oluşunca O'na uymak da kolaylaşacak, O'na uyunca da hem Allah'ın sevgisine hem de suçlarımızın affedilmesine sebep olacaktır.
Al-i İmran suresi 31. ayette bu açıkça beyan edilmiştir:
"Ey Resulüm! İnsanlara de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın."
Peygamberimizin Rebiulevvel ayının 12. gecesinde doğumuyla birlikte Kisra'nın sarayları yıkılmış, asırlardır yanan Mecusilerin ateşi sönmüş, Kâbe'deki putlar devrilmiş; bereket, bolluk, rahmet devri başlamıştı.
O'nun kadri-kıymeti bilinmediği, emanetlerine sahip çıkılmadığı, sünnetinden yüz çevrildiği, din bezirgânlarının arttığı önemlerde insanlar bereket ve rahmetten mahrum kalmıştır.
Her şeye kadir olan Allah(c.c.) yine aynı bereketi sağlayacak güç ve kudrettedir. Yeter ki Muhammed Mustafa'ya(s.a.a.) gerçekten bağlılığın yolunu bulup emaneti olan Kur'an ve Ehl-i Beyt'ine sahip çıkalım. Bakın nice bereketler zuhur edecektir. Doğumun kutlu olsun. Şefaatine muhtacız ya Resulallah.
A. Uğur Kepekçi