Koronavirüs tüm dünya toplumlarını zorladığı ve meşgul ettiği gibi bizleri de zorluyor. 2020 bahar döneminde belli sayıda kayıp verilse de savaşın birinci raundunu kazanmanın verdiği özgüven ile toplumlarda bir gevşeme oldu. Bu durum beraberinde yeni vaka artışlarını gündeme getirdi. 6 aylık dönemde elde ettiğimiz deneyimle bundan sonra nasıl bir strateji izlenmeli ki, bu süreci en az hasarla atlatarak aşıya ve sürü bağışıklığına (herd immunity) erişebilelim. Bazı dikkat edilmesi gereken noktalar:
* Özellikle ilköğretim okulları mutlaka açılmalı ve eğitime devam edilmelidir. Hiç tasvip etmesek de, okulların açık kalmasının bedeli ayda 1 hafta eve kapanmaksa buna bile razı olunabilir. Sayın Milli Eğitim Bakanı bu konuda kararlı olmalı ve okullar açılmalıdır.
* Şimdiden Ekim, Kasım ve Aralık ayının son haftaları ihtiyaç duyulduğunda tatil olabileceği hususunda toplum bilgilendirilebilir. Tatil haftası için ilk aşama sadece okulların tatil edileceği, ikinci aşama zaruret halinde sanayi hariç tüm sosyal yaşamın durdurulacağı, çok büyük bir zaruret olursa da (günlük vaka sayısı 10-15 bini aşarsa) tüm hayatın durduracağı şeklinde 3 aşamalı plan takvimi açıklanabilir. Bu takvim kış döneminde aylık yaşamını planlamada yardımcı olur.
* Yılsonuna kadar risk grubunu korumak için aylık 1 milyon doz aşı (Rusya veya diğer kaynaklardan) siparişi değerlendirilmelidir.
* Kovit temaslılar için 10 güne indirilen karantina süresinin 1 haftaya çekilmesi ve 2. haftanın daha etkin bir maske (N95 maske, vb..) ile idame edilmesi değerlendirilmelidir. Bu yolla karantina daha efektif ve yaygın uygulanabilir.
* Ulaşım kısıtlamaları özellikle dar gelirli aileleri ve belediyeleri zora sokmaktadır, ulaşım düzenlemesi için başka çareler araştırılmalıdır. Vatandaşa ücretsiz bisiklet olabilir, ancak uygun yol yok. Kısıtlama yerine, ulaşım için özel dizayn edilmiş maske, siperlik gibi aparatlar ücretsiz devreye konulabilmelidir.
* Korona sürecinde bütün sorumluluğu topluma yıkmak doğru değildir, planlamalarda hatalar yapılmış olabilir. Maske önemlidir, ancak zorunlu kılmak her şeyi çözmez. Mevcut maske kullanımının ne kadar efektif olduğu ve mevcut maskelerin yeterince koruyucu özelliği olup olmadığı tartışılmalıdır.
Maske kullanımı bireylere büyük bir rahatlık vermekte ve sosyal mesafenin ihlal edilmesine neden olabilmektedir. Sosyal mesafe maskeden daha etkin bir koruyucu yöntemdir. Bu konuda dünyadaki farklı örnekler incelenmelidir. Bulaşıyı azaltmak için daha güvenli olan önlemler (N95 maske, siperlik vb) özellikle hastalar, hastalık şüphesi olanlara ve risk grubuna sağlık ocakları tarafından temin edilmelidir.
* Test için numune alma işlemlerinde doktor yerine yardımcı sağlık personeli devreye alınmalı bu konuda acık kapatılmalıdır. Doktorlar daha efektif işlemlerde değerlendirilmelidir.
* İmmün sistemimizin sağladığı koruyucu bağışıklık korona virüs için de geçerlidir. Hafıza bağışıklık temel bir kuraldır, zaten bu nedenle aşı geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Bazı nadir tekrar enfeksiyon durumları bu temel kuralı değiştirmez. Bu durumlar, hasta odaklı ayrıca değerlendirilmelidir. Hastalık geçirerek bağışıklık kazanmış kişilerden isteyenler korona ilişkili riskli yerlerde istihdam edilmelidir.
Prof. Dr. Mustafa Yavuz Köker