HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 MAYIS 2024, PERŞEMBE

Halk esas olarak üçe ayrılır: Melek, şeytan ve insan

Allah'ım, dünyayı din için isteyene ver, din yolunda kullansın. Zâtın için âhireti isteyene ver. Riyakâr olarak âhireti isteyene verme. Dünyayı dünya için isteyene verme. Zâtın için olmayınca hem dünya hem de âhiret Sana perdedir
16.06.2023 07:00
Halk esas olarak üçe ayrılır: Melek, şeytan ve insan
Halk esas olarak üçe ayrılır: Melek, şeytan ve insan
"Salih kul, ehlini, iyalini Allah'a ısmarlar. Münafık ve fâcir kişi ise parasına ve puluna ısmarlar. İyalini, malını, mülkünü ölümünde bırakır. Dolayısiyle bu hâlde bırakılan kimselerin sonu fakirlik olur.
 
Sen cahilsin. Hak Teâlâ seni dergâhından tart etmiş. Kalbine, Beni İsrail gibi dünya danası sevgisini yerleştirdi.
 
Allah'ım, dünyayı din için isteyene ver, din yolunda kullansın. Zâtın için âhireti isteyene ver. Riyakâr olarak âhireti isteyene verme. Dünyayı dünya için isteyene verme. Zâtın için olmayınca hem dünya hem de âhiret Sana perdedir.
 
Ah içinizden biri ıslâh olsaydı, yarın onun eteğine yapışırdık. Bana bir salih kişi gelse ona şöyle derdim:
 
- Öbür âlem için iyi bir şeyin varsa, bizimle arkadaş ol. Gittiğin yola bizi davet et. Şayet bizim iyiliğimiz olursa sen de ona nail olursun.
 
Sözümden yersiz mâna çıkarmaya bakmayın. Onu hâlis olarak alın ve kabul edin. Felah bulursunuz. Sözüm gerçeğe uyarsa, ben de kurtulurum, siz de... Aksi hâlde siz kurtulursunuz, ben de kaybederim.
 
Halk esas olarak üçe ayrılır: Melek, şeytan ve insan...
 
Melek tamamen hayırdır, onda şer yoktur.
 
Şeytan da tam aksi; hep şerle doludur. İnsana gelince ikisinin katışmasıdır. Yaratılışında hem şerre hem de hayra meyli vardır. Hangi tarafı ağır basarsa o tarafa yönelir.
 
İnsanın hayrı çoğalırsa meleklere karışır; şerri çoğalırsa şeytana karışır.
 
Ey cemaat! İslâm dini, elini başına koymuş, şu fakir ve fâsık kişilerin elinden sızlanıyor, ağlıyor. Şu bid'at ve dalâlet ehlinden Allah, diyor. Zâlimlerin elinden, yalancılık libasını giyenlerden, kendilerinde olmayan şeylerin iddiasını yapanlardan feryad edip ağlıyor.
 
Kalbin ne kadar kara? Düşün bir kere... Bir köpek, sahibine avda, tarlada, sürü gütme işinde nasıl çalışır, yardım eder, yürürken arkadaşı olur. Uyurken bekçisi olur.
 
Buna karşılık ona verilen şey bir lokmacıktır. Sen her gün Rabbinin nimetini bol bol yersin. Doyarsın, ama O'nun sevdiği yola gitmezsin. O'nun hakkını ödemezsin. Emrini reddedersin, haddini aşarsın.
 
Ey evlâd! Fakra, sabra ve bu hâllerde bulunan selâmete yetişen yoktur. Fakirlik hâlinde Allah'la zengin ol. Şu gördüğün azdı. Rabbini unuttu. Nefsine ve boş arzularına taptı. Tabiî istekleri peşine koştu; Allah'ın emrini bir yana attı.
 
O zengin oruç yemeyi, tutmaya tercih etti. Haramı aldı, helâli bıraktı. İsyan etti, tevbe aklına gelmedi. Yazık sana, bu hâlinde bütün edeb yerlerin açık. Ey zengin, onları kapa.
 
Peygamber (s.a.a) efendimiz şöyle buyuruyor; "Hakkında kelâm edilen şahsı dinlemen, onun yanına gitmekten daha hayırlıdır. Onun yanına gitmek ise, hakkında çeşitli haberler vermekten daha iyidir. Ondan vereceğin haber, onu ve işini yanlış anlatmana sebep olur."
 
Bu zaman tercih zamanı oldu. Halkın çoğu abes işlerle ülfet etmektedir. Sana, zahiri yırtıp iç âleme geçmek gerek.
 
Bir viran eve asılan kilit neye yarar? Kuru odun yalnız ocak tutuşturmaya hastır.
 
İman sahibi dünyada bir melektir, öbür âlemde de öyle... Hakk'a tâat eder, O'na karşı masiyeti bırakır. Aşikâr ve gizli hâlinde Hakk'ı tevhid eder. O dünyaya dargındır; onu boşamıştır. Dünya onun arkasında kalır ve sızlanmaya başlar.
 
Yavrucuğum, taamını ve şarabını al. Ama bâzı zâtlar, âhiret kapısını görmeden yiyip içmezler, zehirli olması ihtimalini sezerler.
 
Anacığım, yanında bulunan cümle eşyayı bırak. Hattâ yemeyi, içmeyi de... Bekle, öbür âlemden bir kahraman gelsin. Yiyip içeceğini teftiş etsin. O zaman ben de yer, içerim. Sen de onun yediğinden yer, içtiğinden de içersin. Âhiret âlemi ile aranıza gerilen dünyadır.
 
Mâna yollarını açmaya gayret et. Sen onu yapmaya çabalarken, İlâhî gayret eli seni tutar, izzet eli seni alır.
 
Beni bırakıp başkası ile sükûn hâline geçmenin âlemi ne? İsterse o almak istediğin bir mahlûk, isterse bir yapmacık şey olsun.
 
Eve tâlib olmadan önce bize gelseydin olmaz mıydı? Hak Teâlâ sana orada ilim ihsan eder, kisveler giydirir, şarta ülfet ve dünya zehirlerine karşı tiryak verir, başarı zırhını giydirirdi. Sen de bu hâlinle şüpheli işleri bırakır, dinî hududu muhafaza ederdin. Bu hâlle dünyayı terk edersen sana bir safa yapar. Oradan bütün dünya ve âhiret ehline hitap ederdin.
 
Neyin var? Elindeki maddî şeyle ne yaparsın? O, sana ne gibi fayda sağlar. Bir anlık ateş sonunda ölüm her şeyini alıp gider. Çok ihtimalle bir an sonra bu hâl başına gelebilir.
 
Hak erlerine yapış. Onların yanında birçok mecnunlar var. Denizinde boğulanlar var. Hastalar var, onların hepsi tedavi edilmekte. Onlar boğulanları kurtarır. Azap çekenlere onlar acır.
 
Hakk'a arif olunca O'nun ol. O'na karşı irfanın yoksa niçin özüne ağlamazsın?
 
Hakk'ın hükmüne razı olan kimselerin yüzüne kader güler. Ve ellerinden tutup şaha götürür. Cümle kapalı kapıları açar, şaha yaklaştırır. Ona yaklaşanlar, Hakk'a erenler zümresinden olur.
 
Bu anlatılan bir heves değildir. Bunun aslı olgunluktur.
 
Kadere uyunuz. Hakk'a hasım olmayınız. Hakk'a galip olmak aklınıza gelmesin." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--














logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.com
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr