Kur'an'da buyurulur ki: "Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere, kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'ın lutfunden isteyin. Doğrusu Allah her şeyi bilir." (Nisa, 32).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurmuştur: Ben kulumu kendisi için hayırlı olmayan hiçbir işe zorlamam. O halde Benim takdirimden hoşnut olmalı, belama sabretmeli ve nimetlerime şükretmelidir, onu kendi nezdimdeki sadıklardan (doğrulardan) yazayım." (el-Kafi, 2/61/6).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Öyle bir zaman gelir ki insanlar Rablerinden şikayette bulunurlar."
"İnsanlar nasıl Rablerinden şikayetçi olurlar?" diye arz edilince Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Birisi şöyle der: 'Allah'a yemin olsun ki, uzun süredir en küçük bir kâr etmedim, sadece sermayemi yiyorum.' Eyvahlar olsun sana! Malının altı üstü (tamamı) Rabbinin değil midir?" (a.g.e., 5/312/37).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah, kardeşim Uzeyr'e şöyle vahyetti: Ey Uzeyr! Eğer sana bir musibet gelip çatarsa, kullarımın yanında Benden şikayetçi olma. Zira senden taraf Bana birçok musibet ulaşmıştır ama Ben meleklerimin yanında senden şikayetçi olmuyorum. Ey Uzeyr! Bana azaba karşı dayanacak gücün ölçüsünce isyan et." (Bihar, 78/80/66).
İmam Sâdık (a.s), "Allah katında en nefret edilen yaratık kimdir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Allah'ı itham eden kimsedir"
"İnsan Allah'ı itham eder mi?" diye sorulunca, İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Evet, Allah'tan hayır talep eden kimse Allah'ın hayrı beğenmediği bir şeyde karar kılmasından rahatsız olur. Böyle bir kimse Allah'a ithamda bulunmuştur."
"Başka kim Allah'ı itham eder" diye soruldu.
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah'a şikayette bulunan kimse."
"Allah'tan şikayette bulunulur mu?" diye sorulunca da şöyle buyurdu: "Evet, birisi bir belaya düçar olduğunda aşırı bir şekilde şikayette bulunur."
"Başka kim şikayette bulunur?" diye arz edilince ise şöyle buyurdu: "Kendisine bir nimet verildiğinde şükretmeyen ve bir musibete uğradığında sabretmeyen kimse." (Tuhef'ul Ukul, 364; el-Kerem, 3480. Bölüm). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL