OKAN EGESEL
Ebu Vail şöyle diyor:
Ben ve dostlarımdan biri Selman-i Farisi'nin evine gittik. Onun yanında oturduk. Selman şöyle buyurdu: "Eğer Allah Resûlü zahmete düşmekten sakındırmasaydı kendimi sizler için zahmete atardım." Sonra bir miktar tuz ve üzerine hiçbir baharat katılmamış sade ekmeği yanımıza getirdi.
Dostum şöyle dedi: "Keşke bu tuzun yanında bir miktar kekik otu da olsaydı."
Hz. Selman ibriğini gönderdi, onu emanet bırakarak bir miktar kekik otu aldı. Yemeği yedikten sonra dostum şöyle dedi: "Allah'ın bize verdiği rızıkla kanaat ettiğimiz için Allah'a şükürler olsun."
Hz. Selman şöyle buyurdu: "Eğer Allah'ın sana verdiği rızıkla kanaat etseydin, şimdi ibriğim emanette olmazdı."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ansızın kardeşin yanına gelince evinde olan yemeği kendisine getir ve onu davet ettiğin zaman onu güzel ağırla."
Misafirliğin adabı hususunda İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kardeşin evine girdiği zaman ona yemek ikram et. Eğer yemezse ona su ikram et, eğer su da içmezse ona abdest almayı teklif et."
İbn-i Ebi Ya'fur şöyle anlatıyor:
İmam Sâdık'ın (a.s) evinde bir misafir gördüm. Bir gün bir iş için kalktı. İmam ona izin vermedi ve şahsen onun işini yaparak şöyle buyurdu: "Allah Resûlü (s.a.a) misafirleri çalıştırmaktan sakındırmıştır."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah ve Resûlünün kendisini sevmesini isterse misafirleriyle yemek yesin."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Her kim yemeğini misafirleriyle yerse onunla Rabbi arasında hiçbir hicap (engel) olmaz."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizden birisi kardeşinin evine girince ev sahibinin dediği yere otursun. Zira ev sahibi odanın durumunu misafirlerinden daha iyi bilir."
Ziyafet ve düğün yemeğinin sınırı hususunda Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirlere iki gece ziyafet çekilir. Üçüncü gece ev halkından sayılır ve her ne verilirse yer."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirlik bir gün, iki gün ve üç gündür. Ondan sonra kendisine ne verilirse sadaka sayılır."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Düğün yemeği birinci gündür, ikinci gün ikramdır. Üçüncü gün düğün yemeği vermek ise gösteriş ve şöhret düşkünlüğüdür."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İlk gün düğün yemeği vermek haktır, ikinci gün ihsandır, iki gün geçtikten sonra ise gösteriş ve şöhret düşkünlüğüdür." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).