H. OKAN EGESEL
İmam Kâzım (a.s), marifetin en düşük mertebesi sorulunca şöyle buyurmuştur: "Kendisinden başka ilah olmadığını, O'nun bir benzeri ve dengi olmadığını, Allah'ın kadim, sabit (değişmez), mevcut, yok olmayan ve şüphesiz kendisi gibi bir şey bulunmayan bir varlık olduğunu itiraf etmektir."
İmam Kâzım (a.s), kendisinden, daha azıyla Yaratıcıyı tanımanın mümkün olmadığı şey sorulunca şöyle yazmıştır: "Hiçbir şey O'nun gibi değildir, O sürekli duyan, bilen ve görendir. O, irade ettiği şeyi yapandır."
İmam Bâkır (a.s), kendisinden, daha azıyla yaratıcıyı tanımanın mümkün olmadığı şey sorulunca şöyle buyurmuştur: "O'nun gibi bir şey olmadığına, O'nun bir benzeri bulunmadığına, sürekli bilen, gören ve duyan olduğuna inanmaktır."
İmam Sâdık (a.s), kendisine "Resûlullah (s.a.a), Rabbini bir şekilde gördü ve mü'minler de Rabbini cennette bir şekilde görecektir" rivayetini soran Muaviye b. Veheb'e tebessüm ederek şöyle buyurmuştur: "Ey Muaviye! Yetmiş veya seksen yıl Allah'ın mülkünde yaşadığı ve nimetlerinden istifade ettiği halde, Allah'ı hakkıyla tanımaması bir insan için ne kadar da çirkindir."
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur:
Adamın biri Allah Resûlü'nün (s.a.a) huzuruna geldi ve şöyle arz etti: "İlmin başı nedir?"
Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Allah'ı layık olduğu şekliyle tanımaktır."
O şahıs şöyle arz etti: "O'nu hakkıyla tanımak nedir?
Allah Resulü şöyle buyurdu: "O'nu eşsiz ve benzersiz bilmen, O'nu tek yaratıcı, güçlü, ilk, son, aşikâr ve gizli bir ilah olarak bilmen ve O'nun bir dengi ve benzeri olmadığını kabul etmendir. Allah'ı hakkıyla tanımak işte budur."
İbn-i Abbas şöyle diyor:
Bedevi birisi, Allah Resûlü'ne (s.a.a) gelerek şöyle arz etti: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana ilmin ilginçliklerinden öğret."
Allah Resûlü şöyle buyurdu: "İlmin başına ne yaptın ki ilmin ilginçliklerini soruyorsun."
O şahıs şöyle arz etti: "İlmin başı nedir ey Allah'ın Resûlü!"
Allah Resulü şöyle buyurdu: "Allah'ı hakkıyla tanımaktır."
O şahıs şöyle arz etti: "Allah'ı hakkıyla tanımak da nedir?"
Allah Resûlü şöyle buyurdu: "O'nu eşsiz, benzersiz ve denksiz bilmen, tek, bir, zâhir, bâtın, ilk ve son ilah bilmen, eşi ve benzeri bulunmadığını ikrar etmendir. O'nu hakkıyla tanımak budur."
İmam Zeyn'ül Âbidin (a.s), tevhid hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah, ahir zamanda derin düşünceli kimselerin olacağını biliyordu. Bu yüzden İhlas suresi ve Hadid suresinin ilk ayetlerinden, 'Ve huve alimun bizatihi's sudur/O göğüslerde olanları bilir' ayetine kadar nâzil buyurdu. O halde her kim bunlardan daha fazlasını arıyorsa, şüphesiz helak olur." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).