İmam Hüseyin (a.s) bir gün Abdullah b. Amr As'ın yanından geçerken Abdullah şöyle dedi: "Kim gökyüzündekilerin nezdinde yeryüzünde en çok sevilen insana bakmak istiyorsa Hüseyin'e baksın. Ama ben Sıffin'den beri onunla bir kelime bile konuşmadım."
Ebu Said Hudri, Abdullah'ı İmam Hüseyin'in yanına götürdü ve İmam ona şöyle buyurdu: "Sen benim yeryüzündekiler arasında, gökyüzü halkı tarafından en çok sevilen kimse olduğumu bildiğin halde, niçin ben ve babam ile Sıffin'de savaştın? Oysa Allah'a yemin ederim ki babam benden daha iyi idi."
Abdullah özür dileyerek, "Peygamber (s.a.a) bana her zaman babana itaat et buyurduğu için bunu yaptım" dedi.
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdular: "Allah'ın Kur'an'da buyurduğu, 'Eğer baban ve annen bilgin olmadığı bir şeyi Bana ortak kılmaya seni zorlasalar artık onlara itaat etme' (Lokman, 14) ayetini duymadın mı? Peygamber'in (s.a.a), 'İtaat ancak iyi işlerde olur' diye buyurduğunu duymadın mı? Ve yine Peygamber'in (s.a.a), 'Allah'a günah işlenecek işlerde mahlûka itaat edilmez' buyruğunu duymadın mı?" (Menâkıb-i Âl-i Ebu Tâlib, c.4, s.73).
Bir adam İmam Hüseyin'e (a.s) gelerek ihtiyacını dile getirdi. İmam Hüseyin (a.s), "Ey Müslüman kardeşim, benden ihtiyacını istemen bana ağır gelir. Bir Müslüman olarak benim üzerimde büyük ve ağır bir hakkın olduğunu bilmem görevimi sana daha da ağırlaştırıyor fakat ben sana layık olacak şekilde ihtiyacını karşılayacak güçte değilim. Allah yolunda yapılan bahşişler ne kadar da çok ve büyük de olsa yine azdır. Benim yanımda teşekkürü gerektirecek kadar bir şey yoktur. Eğer bu az yardımı benden kabul edersen, sana yardım edebilmek için içimde çektiğim acıyı, gerekli olan hakkını eda etme uğraşısını boynumdan kaldırmış olursun" buyurdu.
Adam, "Ey Resûlullah'ın (s.a.a) oğlu, gücün yettiği kadar yapacağın yardımı kabul ediyor, yardımından dolayı sana teşekkür ediyorum ve bir şey vermesen de seni mazur göreceğim" dedi.
Daha sonra İmam, vekilini çağırdı ve ihtiyacı olan miktarı hesaplattırdı. Sonra "Ondan (gerekli ihtiyaçlar için ayrılan) üç yüz binden fazlasını getir" dedi.
Hazretin vekili elli binini getirdi. Hazret, "Beş yüz dinarı ne yaptın?" dedi. Vekil, "Benim yanımdadır" dedi. Hazret, "Onu da getir" buyurdu.
Hazret o paraların hepsini ihtiyacı olan adama verdi ve "Hamal çağır bu malları senin için taşısınlar" dedi. Adam hamal getirdi, Hazret, abasını hamallara taşıma ücreti olarak verdi. Hazretin kölelerinden birisi, "Allah'a yemin ederim ki bir dirhem bile kalmadı" dedi.
Bunun üzerine, İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: "Fakat ben bu yapmış olduğumuz amel karşısında çok büyük mükâfatların bize verilmesini ümit ediyorum." (Makteli'l-Harezmî, c.1, fasıl: 7, s.153).