İmam Ali (a.s), Allah-u Teâlâ'nın "Ona yakınlaşmak için vesile edinin" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Ben O'nun vesilesiyim." (Tefsir i el-Mizan, 5/333).
İnsanlardan şefaate en müstahak olan kimse hakkında Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz yarın kıyamet günü bana en yakın olanınız ve şefaatime en müstahak olanınız sizlerden insanlara en doğru olan ve emanete en çok riayet eden, en güzel ahlaklı davranan ve insanlara en yakın olan kimsedir." (Emali es-Saduk, 411/5).
Müminlerin şefaati amelleri miktarıncadır. Bu hususta İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin Rabia ve Muzar kabilesi sayısınca şefaatte bulunur.
Mümin hizmetçisi hakkında bile şefaatte bulunur ve şöyle der: Hizmetçimin benim üzerimde hakkı vardır. O beni sıcaktan ve soğuktan korumuştur." (Bihar, 8/38/16).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İmamlar Hüseyin'in neslindendir. Her kim onlara itaat ederse, Allah'a itaat etmiştir.
Her kim onlara isyan ederse Aziz ve Celil olan Allah'a isyan etmiştir. Sağlam kulp onlardır, Aziz ve Celil olan Allah'a yakınlaşmanın vesilesi de onlardır." (Uyun-u Ahbar'ir Rıza (a.s), 2/58/217).
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsan kendi kabilesi hakkında şefaatte bulunur. İnsan kendi ailesi hakkında şefaatte bulunur. İnsan ameli miktarınca iki kimseye şefaatte bulunur ve bu Makam-ı Mahmud'dur (övülmüş makamdır)." (a.g.e., s.43/41).
Müminin en az şefaat miktarı konusunda Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Müminler arasında öyle kimseler vardır ki Rabia ve Muzar kabilesi sayısınca şefaatte bulunurlar.
Herkesten daha az şefaat etme hakkına sahip olan müminler otuz kadar insan hakkında şefaatte bulunurlar." (Bihar, 8/58/75).
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Herkesten az şefaat edebilen mümin otuz kadar insana şefaatte bulunur. Bu esnada cehennem ehli şöyle der: Bizler için ne bir şefaatçi vardır ve ne de merhametli bir dost!" (el-Kafi, 8/101/72). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL