Küresel salgına bağlı üretimdeki aksamalara ve panikle emisyonda yaşanan artışlara dayalı olarak dünya hem maliyet hem de talep enflasyonu ile yüzleşmeye başladı. Tasarruf sahipleri finansal riskten korunmak için değerler ararken kripto varlıkları göz ardı etmiyor.
Yüksek volatilite (oynaklık) ve belirsizlikten güçlü bir şekilde etkilenen bu varlıklarında, altın gibi enflasyona, düşen faiz oranlarına veya değer kaybeden para birimlerine karşı tepki verdiği görülüyor.
Basitçe söylemek gerekirse, sermaye/birikimin getirisi olan faiz oranları düştüğünde altın fiyatı yükseliyor. Altının faize duyarlı olması gibi Bitcoin'in de piyasa stresine duyarlı olması, belli birtakım ilişkilere dikkat etmemizi gerektiriyor.
Anlaşılan o ki, altındaki aşırı yükseliş onun enflasyona karşı hala bir hedge (koruyucu) varlık olarak hayatına devam ettiğini ve piyasa stresine daha dayanıklı olduğunu ortaya koymuştur.
Sonuç olarak; kripto para birimleri, paranın değerinin düşmesi sürecini ifade eden enflasyonla ilişkiden yoksun değildir. Tasarruf sahipleri, bugünde şahit olunduğu gibi, yüksek likidite ve enflasyon dönemlerinde dijital varlıklara yönelmektedir.
Her ne kadar T.C. Merkez Bankası faiz indirimlerinden dolayı böyle bir kayış olduğuna dair değerlendirme yok dese de kripto paraya giden belli bir kısımdan rahatsız olduğunu dile getirmeyi ihmal etmemektedir.
Neticede kripto paralar, enflasyona karşı bir koruma olarak görülmektedir. Örneğin Bitcoin, hızlı taşınabilir, bölünebilir ve uzaktan ödeme için kullanılabilir gibi birçok modern avantaja sahip olmasına rağmen hala tam olarak bir dijital altın değildir.
Piyasa stresinden (volatilite) güçlü bir şekilde etkilenen çok hassas bir varlık olduğu unutulmamalıdır.